Dante’ye inanacak olursak bendeniz, yolun yarısının çeyreğiyim. Yolu uzatmak niyetindeyim ama bu işler biraz kader, kısmet, genetik, beslenme ve çevresel faktörlere bağlı olarak gelişiyor. Bundan dolayı iddialı konuşmayı tercih etmiyorum.
Hayatımın 25 senesi neler yapabileceğime dair hayaller, aksiyonlar ve başarısız planlamalarla geçti. Şimdi 25’im ve her şey çok daha güzel çünkü dümeni başka yöne kırdım.
2009 yılında babamı kaybetttim. Daha küçücük bir kız çocuğuydum ve babamın ölümüyle küçük kız cocukluğundan direkten büyük bir ebeveyne dönüşmüştü. Hayatın kuralları vardı ve doğru rakamları açmazsan kolayca seni alt edebilirdi fakat ölümle başlayan güçle devam eden sonrasında başarıyı kovalayan hikayede ben başroldüm.
25 Yaş Nedir?
İnsanların 25 yaşından sonra edindikleri hayat görüşü ve tecrübeleri ile dümeni başka yönlere kırmalarına ya da kendi pencerelerini parlatmalarına 25 yaş eşiği diyebiliriz. En azından bende durum bu şekilde işledi. Babamı 9 yaşımda kaybettim ve sanki birileri ellerinde tertemiz cam silme bezleri ile pencerelerimi sildiler. O süreçte kendi potansiyelimi fark edemedim. Başarabileceklerim ile hayal ettiklerimin aynı rotada olmadığını büyük bir aydınlanma ile gördüyorum. Şimdi geldiğim noktada dümeni kırdığım rotanın doğru olduğunun farkına varıyorum.
Bir önceki paragraftan hareke;
Babamız, hayat yolculuğumuzda sırtımızdaki bir yük mü?
Bilmiyorum. Olabilir. Bunu kötücül bir yerden söylemiyorum. Elbette “Keşke babam yaşasaydı, 10 katı yükü sırtımda taşırdım.” diyorum. Ben sadece bu süreçten heybemde birikenlerin böyle soruları zihnime nakşettiğini ifade etmek istiyorum.
Bir yanıt yazın